Her gün daha fazla ÅŸey öÄŸreniyorum.
İster gerçek, ister kurgu, tüm hikayeler deneyimimde bir eÄŸitim. Beni baÅŸka dünyalara götürüyorlar ve kendi dünyama dair her seferinde farklı bir bakış açısı gösteriyorlar.
Beni yeniliyorlar.


.png)
Her insan bir labirentin içindedir. Zaman ÅŸimdiki zamandır. Labirentin içinde geçmiÅŸ ve gelecek diye bir ÅŸey yoktur. Ya da vardır ama bu seninle baÄŸlantılıdır. Bazen geçmiÅŸin izinden yürürsün, farkına bile varmazsın. Bazen de bu yoldan geçmiÅŸsin gibi hissedersin ama bu bir ilktir. Aslında labirentin bir giriÅŸi olmadığı gibi çıkışı da yoktur. Kaçış yoktur.
İşte anlam, insanın içeride dönüp dururken yaptıklarındadır.

Ben Kimim?
Edebiyat dünyasının büyüsüne, ilk olarak yedi yaşımda, Gilbert Delahaye ve Marcel Marlier'in "AyÅŸegül'ün Maceraları" serisi ile, sinema dünyasının çekim alanına ise on yaşımda Alfred Hitchcock'un "KuÅŸlar" filmi ile kapıldım.
O günden itibaren, aÅŸkın yıkıcılığına zıt; yapıcı, sınırları zorlayıcı, sarsıcı ve geliÅŸtirici süreciyle edebiyat ve sinema aşığı olarak yaÅŸamımı sürdürmekteyim.


Dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinde yapan ilk filmim YaÄŸmur YaÄŸacak Gibi’yi, aynı adlı psikolojik romanımın üç sayfasından senaryolaÅŸtırarak çektim. Beni hayatta en rahatsız eden olguların başında acı geliyor. Acıyı görmüyor, görmek istemiyor ve sadece yargılıyoruz. Öncesini düÅŸünmüyor, esas gerçeÄŸi, aslında çok da uzakta olmayan gerçeÄŸi görmek istemiyoruz. Ne yumurtayı yerken ne de eÅŸini aldatan bir insanı yargılarken...Fark yok. Yargılarken aynaya bakmaktan imtina ediyoruz. İşte bu durum beni sanat yapmaya, kitap yazmaya ve film çekmeye yönlendirdi.
KISA FİLM
YAĞMUR YAĞACAK GİBİ
Senaryo & Yönetim & Yapım
Ödüller








