Sanatçı insanların hemen hemen hepsinin önünde ilham aldığı biri ya da ulaşmak istediği bir seviye var. Çıtayı en yükseğe bırakıp kendileri düşenler ya da ölenler aynı sanat dalıyla meşgul olan insanlar için büyük bir motivasyon, hırslanma nedeni ancak çoğu zamanda stres oluyor.
Bir de sanatçının dilinden de en iyi sanatçı anlyor. Büyük laflar, ağdalı konuşmalar, ortaya koydukları eserler, bu eserler içine serpilmiş metaforlar, ironiler... Tüm dünyadaki sanatçıların yaşadığı ayrı kasabalar olsa her ülkede ne güzel olur aslında. Zaten normal insanlardan farklı olmanın verdiği bir hafif kibir ve gururla nasıl bir yaşantıları olur acaba? Gerçi o zaman nasıl anlatacaklar bizlere bizi?
Amaçlar belli. Kimse kendisi için sanat yapmıyor. İlk amaç saygınlık sonra hayranlık, fark yaratmanın hazzı, kalıcı olmak...İşte burada kahramanımız Riggan'a (Michael Keaton) dönebiliriz. Hollywood'da eski şöhretini yitirmiş, bir zamanlar müthiş populeritesi olan ancak serinin bitmesiyle o kimlikten çıkıp başka bir kimlikle kendini kabul ettirmeyi beceremeyen, beceretemeyen bir aktör ve yeni bir oyunun ön gösterimlerinde yaşadığı ruhsal durumlar, en yakın çevresiyle iletişimi ve en önemlisi kendi iç sesiyle çatışması.
Senaryosuyla, muhteşem plan sekans tekniğiyle, kurgusuyla, oyuncuların muhteşem performansıyla(Edward Nortan özellikle) hayranlıkla izlediğim bu film her açıdan 1. sınıf bir doyum almama sebep oldu. Dış ses iç ses birlikteliği, fonda zaman zaman çalan rahatsız edici davul sesi ,tiyatro koltuğunda oturuyormuşum hissi, Keaton ve Nortan'ın muhteşem oyunculuğu, karanlık sahneler, kurgu, kamera, mekanlar, diyaloglar, yüzleşmeler, kavgalar...
Şimdi, tiyatro sevmeyen insanların zaten bu filmden hoşlanma ihtimalleri oldukça düşük. Ya da senaryo aksın gitsin giriş gelişme sonuç şeklinde olsun, diyaloglar kafa karıştırmasın diyenler de yanaşmasın. Zira normalin belki 5 katı yoğunlukta diyalog var. Diyalog olmayan sahnelerde ise monolog var.
Reel zamanlı sanat olan tiyatronun havasını aldığımız Birdman, provalar, mizansenler ve repliklerle gerçek hayat ve oyun arasındaki geçişleri çok iyi seyirciye geçirmeyi başarıyor. Son derece sıkıntılı bir süreçte gerçek hayattan sahneye adım atıldığında o ruh halinin zıt değişimi, repliklere adapte olmaktaki başarı bu sanata hayranlığı on kat arttırıyor. Tiyatro en zor ve en saygıdeğer sanat.Bu reel zamanlı filmde sinemanın olanaklarıyla nefis bir teatral iki saat geçiyor. Temponun hiç düşmediği Birdman belki en iyi filmle olmasa da en iyi yönetmen olarak Innaritu, gönlümde 21 Gram, Biutiful, Babil ve Paramparça Aşklar Köpekler ile açtığı yeri daha da sabitlemeyi başardı. Benim 2015 Oscar en iyi yönetmenin kesinlikle Innaritu; seyredeceğim 3 aday da bunu değiştiremeyecek biliyorum.
Comments