Masal gibi bir film: Silk
Hani, izlemeye başlıyorsun; kahramanlar karşında, görüyorsun, duyuyorsun; ama yok, bu sefer olmuyor, bir süre sonra o güzelim manzaralara, tek kelimeyle görsel şölene gözlerini kapıyor, yorganın altında, annen masal anlatıyormuş hissine kapılıyor, uyumak istiyorsun.
Sıkıcı olduğundan asla değil; hikayenin/anlatımın dinginliğinden…
Alessandro Baricco’nun aynı adlı kitabından senaryolaştırılmış Francois Girard tarafından yönetilmiş bu filme müzikler damgasını vurmuş; hatta Ryuichi Sakamoto'nun albümüne film çekilmiş bile diyebilirim.
Evli bir adam olan Herve Joncour (Michael Pitt), ipek kaçakçılığı yapan Baldabiou(Alfred Molina) için çalışmaktadır. Herve'i Japonya'ya ipek böceği kozası almak için gönderirler. Severek, yeni evlendiği karısı Helen'den (Keira Knightley ) istemeye istemeye ayrılan Herve yollara düşer. O zamanın koşulları ile günlerce süren tehlikeli yolculuk sonunda yumurtaları alacağı adam, Japon Hara Jubei ile tanışır. Ancak kaderi, Jubei'nin tam bir geyşa edasındaki(Japon değil) alımlı ve duru metresi ile karşılaşınca değişir.
İlk bakışta aşk... Tam tamına ilk bakışta…
Deli gibi sevdiği adamın,
Sevdiği kadın,
Öbür kadın olabilmeyi her şeyden çok istemek…
Çaresizce beklemek,
Sessizce.
Usulca Tanrı’ya dua etmek.
En sonunda müdahale etmek
Mutsuz olacağını bile bile
Onun mutlu olması için
İnsanüstü bir olgunluk ve anlayışla…
Aşık olmak
Sevdiğin kadın olsa bile…
Onun için dağları aşmak
Ölümü göze almak
Son pişmanlıkla tanışmak
Faydasız…
Elinden gelen tek şey
Ağlamak ardından günlerce
Doyasıya…
Comments